Yatırım Koçu

BORSA EĞİTİMİ

FOREX EĞİTİMİ

TEKNİK ANALİZ EĞİTİMİ

İKİLİ OPSİYON EĞİTİMİ

TEMEL ANALİZ EĞİTİMİ

VOB EĞİTİMİ

www.yatirimkocu.com

Not Arttırımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Not Arttırımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

NOT ARTIRIMININ ETKİLERİ



Bir süredir Fitch derecelendirme kuruluşunun Türkiye’nin notunu “yatırım yapılabilir” seviyeye çekmesi bekleniyordu. Özellikle Fitch’in Kasım’ın ilk haftasında Türkiye’de bir konferans düzenleyecek olması nedeniyle böyle bir artırımın zamanlama bakımından da uygun olacağı düşünülmekteydi. Nitekim, “müjdeli” haber 5 Kasım günü geldi. Türkiye neredeyse 20 yıldan sonra ilk defa bir derecelendirme kuruluşu tarafından “yatırım yapılabilir” notu almıştı. Her ne kadar diğer 2 önemli derecelendirme kuruluşu olan Moody’s ve S&P’nin halihazırdaki dereceleri yatırım seviyesinin sırasıyla 1 ve 2 kademe (notch) altında ise ve pek çok yabancı yatırım fonu genelde bu statüdeki ülkelere yatırım yapmak için o ülkelerin en az 2 derecelendirme kuruluşundan “yatırım yapılabilir” notu almış olması şartını aramaktaysa da, not artırımının belirli bir pozitif etki sağlayacağı muhakkak
.
Bilindiği gibi, uluslararası derecelendirme kuruluşları ülke notu ile yabancı yatırımcıların bir ülkenin kamu kağıtlarına yaptıkları yatırımların geri ödenmeme riskine karşı not vermekteler. Böyle bakıldığında, esasen en ağır finansal krizlerde bile devlet borçlarını eksiksiz ödemiş bulunan Türkiye’nin bu statüyü çok daha önceden hak etmiş olması gerekiyordu. 1994-2001 yılları arasındaki krizlerin Türkiye’yi yüksek riskli bir konuma getirmiş olduğunu düşünsek bile, özellikle 2005 ve sonrasında derecelendirme kuruluşlarının neden bu kadar yavaş davrandıklarını anlamak mümkün değil doğrusu. Sonuçta, bugünkü not artırımına temel teşkil ettiği ileri sürülen ekonomik gelişmelerin tümü (cari açık:%7.3, enflasyon:%7.4, borçluluk oranı:%37, bütçe açığı:%1.9) o zaman da aşağı yukarı geçerliydi. (Hatta 2011 öncesinde cari açığın boyutu daha düşük ve finansman kalitesi de daha iyiydi.)
 Not artırımı sonrasında beklendiği gibi TL bir miktar değerlenirken, borsa çıktı ve gösterge faizler de düştü. Ancak, bunlar piyasa oyuncularının anlık tepkileri. Bunun ötesinde, not artırımının orta ve uzun vadede ekonomiye ne ölçüde bir ivme sağlayacağının irdelenmesi gerekiyor. Bu konuda Fitch’in daha önce biz benzer gelişmekte olan ülkelerde yapmış olduğu not artırımları bir ışık tutabilir. Fitch son 10 senede 13 ülkenin notunu BB+ olan yatırım yapılabilirin bir altı kademesinden BBB- olan yatırım yapılabilir kademesine çıkartmış.
Not artırımının bir ekonomide sağlaması beklenen en önemli etkisi tabii ki dolaylı ve doğrudan yabancı yatırımların düzeyindeki artış. Bu artışı ülke ekonomilerindeki toplam yatırımların milli hasılaya oranıyla ölçebiliriz. Aşağıdaki, tabloda son 10 yılda “yatırım yapılabilir” notu alan 12 ülkedeki toplam yatırımların milli hasılaya göre artış oranları yer almakta. 

Kırmızı ile verilen sayılar söz konusu ülkenin not artışından sonraki seneyi gösteriyor. (Eğer yatırım artışı ilk 5 ay içerisinde gerçekleşmiş ise, o yılın verileri de kırmızı ile gösterilmekte.) Son satırda ise tüm gelişmiş ülkelerdeki ortalama yatırım oranı artışı yer alıyor. Görüldüğü gibi, Romanya ve Rusya dışındaki tüm ülkelerde not artırımı sonrasında gerek önceki senelere, gerekse de tüm gelişmekte olan ülkeler ortalamasına göre önemli artışlar söz konusu. Romanya ve Rusya’da ise bu etkiler 1 yıl gecikmeli olarak görülüyor.
Sonuç olarak, not artışı sonrasında Türkiye’nin daha çok yabancı yatırım çekme ihtimali oldukça yüksek. Ancak, unutmamak gerekiyor ki, yatırım artışlarına paralel olarak iç tasarruf oranları artırılamazsa, cari açıkta yeniden dengesiz bir artışla karşı karşıya kalma riski söz konusu. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde Merkez Bankası’nın bu süreci çok iyi idare etmesi gerekiyor. Bir yandan gelen dövizi satın alarak hem rezervlerini ve piyasadaki TL’yi artıracak, hem de TL’nin aşırı değerlenmesini önleyecek, öte yandan da piyasanın aşırı ışınmasına karşı günlük fonlamasını tedrici olarak azaltacak ve bankaların kredi artışlarına sınırlamalar getirecek. (Belki bir noktada yabancı yatırımlar üzerinden alınan bir Tobin vergisi de tekrar gündeme gelebilir.)

Etiketler